Kızım diye seslenen bir annesi, nasıl seslendiği umurumda olmayan bir de babası vardı beş yaşındaki kız çocuğunun. Kreşte istenmiyordu pek, sokakta da arkadaşına rastlanmazdı ya zaten. Alt komşularının aynı yaşlarda bir oğlu vardı, o da bir süre sonra uğramayı kesti beş yaşındaki kız çocuğuna. Çok nadiren konuşurdu bu kız çocuğu. Annesini çok sever, babasını görünce biraz korkardı sanki. Birkaç ay sonra dayanamadı annesi, sürekli ağlıyordu çünkü beş yaşındaki kızı. Geceleri uyumuyor, neredeyse hiç konuşmuyor, saçlarını kanatıp tırnak etlerini yemeğe başlamıştı. Sürekli 'anlıyorum' diyen psikiyatristler vardır bilirsiniz, oraya götürdü kadın, beş yaşındaki kızını. Soru ısrarına dayanamayan beş yaşındaki kız "babamın sütü çok acı" dedi.
Sustu sonra tekrar "babamın sütü çok acı! babamın sütü çok acı! babamın sütü çok acı! dedi.
Küçücük kız oysa, bakmaya kıyamazsınız. Tipik analiz yöntemidir, çocuğa aile resmi çizdirilir.
Çocuk resimde babasının penisini çizmeye çalıştı. Beş yaşında bir kız çocuğu. Bunu oyun sanıyordu. "Babam beni seviyor, benimle oynuyor ama bu oyunu asla anneme söylemiyoruz" dedi, ayağa kalkan psikiyatra. Devam etti beş yaşındaki kız çocuğu çizmeye. Kendisini o penisin üzerine çizmeye çalışırken psikiyatr adam, kendisini 12. kattan aşağıya attı, travma diyorlar bunun adına.
*alıntıdır.
Siz anneler, çocuklarınıza 'bedeninin ona ait olduğunu', istemediği hareketler karşısında 'HAYIR' demesi gerektiği, ve her şeyi ama her şeyi size anlatması gerektiğini, iyi dokunmayı ve kötü dokunmayı anlatın... Ona bir anne olmaktan çok daha fazlasını yapın ve şefkatinizle birlikte ona güven verin.
*METİN; 234 kelimeden oluşmaktadır.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder